Borsa haberleri – ABD hisse senetleri bir dönüm noktasında mı?

Borsa haberleri – S&P 500’ün etkileyici yükselişi, uzun zamandır ABD’deki güçlü ekonomik büyümenin bir yansıması olarak görülüyor. Sürekli bir artış gösterdiği için bu endeksi, genel ekonomik refahın bir sembolü olarak görmek oldukça kolay.

Ancak, piyasa koşullarının değişebileceğine dair bazı işaretler mevcut. Son zamanlarda endeks fiyatlarında yaşanan düşüşler, belki de sadece küçük bir piyasa düzeltmesi olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, yüzeyin altında daha geniş piyasa performansının bir süredir zayıf olduğu gözlemleniyor.

2024 yılının ilk yarısında, ABD borsa endeksinin en büyük 20 hisse senedi, %27 oranında kayda değer bir kazanç sağladı. Bu, toplam ABD piyasa getirisinin %15.3’ünün üçte ikisini oluşturdu, bu veriler JPMorgan tarafından raporlandı. Ancak, eşit ağırlıklı S&P 500 endeksi, küresel borsa piyasalarındaki diğer büyük endekslerle karşılaştırıldığında geride kaldı. Özellikle ikinci çeyrekte endeks kayıplar yaşadı. Daha çok iç piyasa odaklı küçük ölçekli hisse senetleri ise daha da kötü bir performans sergiledi.

Yine de, Goldman Sachs’ın raporuna göre, küçük ölçekli hisse senetleri geçen hafta büyük ölçekli hisse senetlerine karşı son kırk yılın en güçlü beş günlük performansını sergiledi. Bu durum, küçük ölçekli hisselerin son zamanlarda büyük ölçekli şirketlere göre gösterdiği yüksek performansla birlikte, piyasa dinamiklerinin değişebileceğine işaret edebilir. Küçük ölçekli hisse senetlerinin bu güçlü performansı, genişleyen piyasa trendleri ve ekonomik değişikliklere karşı nasıl tepki verdiklerine dair önemli bir gösterge olabilir.

S&P 500’ün Yükselişi: Olağanüstü Büyümenin İşareti mi, Yoksa Değişimin Sinyali mi?

Bu davranış uzun vadede alışılmadık bir durum olarak değerlendiriliyor. Genellikle, eşit ağırlıklı S&P 500 endeksi—her hisse senedinin benchmark’ta eşit bir paya sahip olduğu—ana S&P 500 endeksiyle paralel hareket eder ve hatta onu geçebilir. 1990’dan bu yana, yükselen bir piyasada eşit ağırlıklı bir hisse sepetinin performansının geride kaldığı yalnızca dokuz çeyrek yaşanmıştır. Dikkat çekici şekilde, bu çeyreklerin ikisi son üç yıl içinde meydana geldi ve bu dönemde eşit ağırlıklı endeks, yıllık olarak sürekli olarak beş puandan fazla geride kaldı.

Bu eğilim, olağanüstü ulusal ekonomik büyüme arka planında özellikle şaşırtıcı. Son üç yılda, nominal GDP büyümesi yıllık %8’e yaklaşmışken, genel olarak sağlıklı kâr büyümesi beklenirdi. Gerçekten de, büyük şirketler bu ekonomik genişlemeyle uyumlu bir satış büyümesi görmüşken, küçük işletmeler zorluklar yaşamış ve gelirleri geride kalmış, genel kazançları ise son 18 ayda keskin bir şekilde düşerek üç yıl öncesinin altına inmiştir.

Bu gelişmeleri ne açıklıyor? Geride dönüp bakıldığında, yüksek faiz oranları zayıflayan temel göstergeleri açıklamada bazı ipuçları sunuyor. Borçsuz ve nakit açısından güçlü teknoloji devleri, yüksek faizlerin etkisini dolaylı yoldan hissedebiliyor; çünkü müşterilerinin mali sıkıntıları siparişlerini azaltıyor. Diğer taraftan, borç taşıyan emek yoğun şirketler—eşit ağırlıklı endekslerde daha doğru bir şekilde temsil edilen—hem artan girdi maliyetleri hem de bu sorunları çözmeye yönelik geniş çaplı para politikaları nedeniyle baskı altında kalıyor. Temelde, para politikası iki ucu keskin bir kılıç gibi davranabilir ve piyasadaki farklı segmentleri çeşitli şekillerde etkileyebilir.

Borçlu şirketlerde gözlemlenen temel zayıflamalara rağmen, bu düşüş henüz kurumsal tahvil piyasalarında tam olarak kendini göstermiş değil. Geleneksel olarak, şirketler finansal zorluklarla karşılaştığında kredi piyasalarında sıkıntı belirtileri görülmesi beklenir. Ancak, kredi risk primleri—kurumsal tahviller ile risksiz devlet tahvilleri arasındaki getiri farkı—neredeyse tüm kredi kalitesi seviyelerinde daralmaya devam ediyor. Bu durum, Federal Rezerv’in Kıdemli Yetkili Kredi Anketi’nde bildirilen daha sıkı kredi standartlarına, zayıflamış talebe ve artmış risk primlerine rağmen geçerliliğini koruyor. Bu faktörler genellikle kredi piyasalarında artan bir stresin işareti olarak değerlendirilir.

Kurumsal Tahviller ve ABD Ekonomisi İçin Güncel Eğilimler ve Geleceğe Bakış

Bu anomaliyi açıklamak için, birçok yüksek borçlu şirketin finansal yüklerini yönetme çabasında olduğunu ve mümkün olduğunda borçlarını azalttığını göz önünde bulundurmak önemlidir. Bu düzenleme, ekonomik koşulları istikrar kazandırmayı amaçlayan para politikasının daha geniş etkilerini yansıtır. Borç azaltmanın daha zor olduğu piyasa segmentlerinde, özellikle ABD yüksek getirili tahvil piyasasının en riskli alanlarında, CCC notlu tahvillerin risk primlerinde belirgin bir genişleme ve temerrüt oranlarında bir artış gözlemlenmiştir. Yine de, bu sektörle ilgili tahminler karışık kalmaktadır ve gelecekteki eğilimler hakkında belirsizlik işaretleri taşımaktadır.

For the latest in crypto updates, keep tabs on Crypto Data Space.