GSK Hisse Senedi-GlaxoSmithKline Büyük Zantac Anlaşmasına Ulaştı
GSK Hisse Senedi– GlaxoSmithKline (GSK), kalp yanması ilacı Zantac ile ilgili çok sayıda davayı çözmek için 2.2 milyar dolara kadar bir anlaşma yaptığını duyurdu. Bu anlaşma, GSK’nın karşılaştığı davaların yaklaşık %93’ünü kapsamakta olup, yaklaşık 80,000 davacıyı etkilemektedir. Bu haberin ardından GSK’nın hisse senetleri %6’dan fazla bir artış gösterdi.
Anlaşmanın Genel Görünümü
Anlaşma, GSK’nın Zantac ile ilgili karşılaştığı davaların büyük bir kısmını kapsayacak ve kanserle ilgili çeşitli iddialarla gündeme gelmiş olan bu ilacın etrafında dönen hukuki süreçleri önemli ölçüde azaltacaktır. GSK, bu iddiaları sürekli olarak reddetmiş ve uzmanların sunduğu kanıtların güvenilir olmadığını savunmuştur. Davaların yanı sıra, GSK, bağımsız laboratuvar Valisure tarafından yapılan bir yolsuzluk iddiasını sonlandırmak için 70 milyon dolar ödeyecektir. Valisure, GSK’nın Zantac’ın kanser riski taşıdığına dair bilgileri gizlediğini iddia etmiştir.
Yolsuzluk iddiasıyla ilgili bu anlaşma, Qui Tam anlaşması olarak adlandırılmaktadır. Bu tür anlaşmalar, yolsuzluk yapan kişilerin hükümet adına dava açmasına olanak tanır. Hem bu anlaşma hem de daha geniş kapsamlı dava çözümü, GSK’nın uzun süreli hukuki mücadeleler nedeniyle karşılaştığı finansal belirsizlikleri ve riskleri azaltmayı hedeflemektedir.
Zantac’ın Tartışmalı Tarihi
Zantac, 1983 yılında ABD pazarına sunulduğunda, hızla dünya genelinde en çok satan ilaçlardan biri haline gelmiş ve yıllık 1 milyar doların üzerinde satış geliri elde etmiştir. GSK’nın yanı sıra, Zantac’ı üreten diğer büyük ilaç şirketleri arasında Sanofi, Pfizer ve Boehringer Ingelheim bulunmaktadır. Ancak son yıllarda ilacın itibarı önemli ölçüde düşmüştür.
Ranitidin, Zantac’ın ana aktif bileşeni olarak, belirli koşullar altında kanserojen bir madde olan N-nitrosodimethylamine (NDMA) haline dönüşme potansiyeli ile ilgili endişeler ortaya çıkmıştır. Bu risk, bazı üreticilerin 2019 yılında Birleşik Krallık’ta ilacı gönüllü olarak geri çekmesine yol açmış; Avustralya ve Avrupa Birliği de benzer adımlar atmıştır. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ise 2020 yılında Zantac’ı geri çekmiştir.
GSK, karşılaştığı bu iddialara karşı sürekli olarak savunma yapmış ve Zantac’ın kanser riski taşıdığına dair yapılan iddiaların asılsız olduğunu belirtmiştir. Şirket, bilimsel konsensüsün ranitidinin kanser riskini artırmadığını desteklemediğini ifade etmektedir.
GSK’nın Hukuki Zorluklara Yanıtı
Son anlaşma ile ilgili olarak GSK, yaptığı açıklamada bu anlaşmaların şirket ve hissedarlarının uzun vadeli çıkarları için en iyi çözüm olduğunu vurgulamıştır. GSK, Bilimsel konsensüs, ranitidinin herhangi bir kanser riskini artırdığına dair tutarlı veya güvenilir bir kanıt bulunmadığını göstermeye devam ederken, GSK bu anlaşmaların, uzun süreli hukuki mücadelelerden kaynaklanan önemli finansal belirsizlikleri, riskleri ve dikkati ortadan kaldırdığına inanmaktadır ifadelerini kullanmıştır.
GSK, bu anlaşma ile ilgili olarak 2024 yılının 3. çeyrek sonuçlarında 1.8 milyar sterlin (2.15 milyar euro) ilave bir maliyet kaydedileceğini öngörmektedir. Bu maliyetler, Qui Tam anlaşması ve kalan ürün sorumluluğu davaları ile ilişkilidir. GSK, bu anlaşmaların maliyetlerinin mevcut kaynaklarla karşılanacağını ve bu durumun büyüme stratejisi ya da araştırma ve geliştirme yatırımlarında herhangi bir değişiklik yaratmayacağını bildirmiştir.
Sonuç
GSK’nın Zantac ile ilgili 2.2 milyar dolarlık anlaşması, şirketin ilaç endüstrisindeki karmaşık yasal süreçleri nasıl yönettiğine dair önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor. Şirket, Zantac ile ilgili iddiaları reddetmeye devam ederken, bu davaların çözülmesi, GSK’nın temel iş operasyonlarına ve araştırma girişimlerine odaklanmasını sağlayacaktır. Bu durum, ilaç şirketlerinin ürün güvenliği ve kamu algısı ile ilgili sürekli olarak karşılaştıkları zorlukları ve bu tür tartışmaların doğurabileceği yasal sonuçları vurgulamaktadır. Endüstri gelişmeye devam ederken, GSK’nın bu durumu nasıl yöneteceği yatırımcılar ve düzenleyici otoriteler tarafından yakından izlenecektir.
Zantac, uzun yıllar boyunca en çok satan ilaçlar arasında yer aldı ve dünya genelinde büyük bir pazar payına sahipti. Ancak, ranitidin adlı etkin maddesinin kanserojen olabileceğine dair endişelerin artması, Zantac’ın itibarını zedeledi. Bu durum, hem GSK hem de diğer üreticilerin ürünlerini geri çekmelerine ve yasal sorunlarla yüzleşmelerine neden oldu. GSK, Zantac ile ilgili iddiaları kesin bir dille reddetmeye devam ederken, bu dava süreçlerinin çözülmesi, şirketin araştırma ve geliştirme girişimlerine yeniden yönelmesini sağlayacak.
Bu gelişmeler, ilaç şirketlerinin ürün güvenliği ile kamu algısı arasındaki ince çizgide yürütmeleri gereken dengeyi de gözler önüne seriyor. GSK’nın karşılaştığı zorluklar, yalnızca bu davalarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda, kamuoyunun güvenini kazanmak ve sürdürmek adına sürekli bir çaba gerektiriyor. Ürün güvenliği konusundaki endişelerin artması, ilaç şirketlerinin hem etik hem de yasal sorumluluklarını yerine getirmelerini zorunlu kılıyor.
Leave a Reply