Öne Çıkan Haber Başlıkları
Ferrari Hisseleri: Prestij mi, Aşırı Pahalı mı?
Ferrari hisseleri son dönemde yaşadığı sert düşüşle yatırımcıların dikkatini çekti. Geçtiğimiz hafta yaklaşık %23, son bir ayda ise %20’nin üzerinde değer kaybeden hisse fiyatları, hisse etrafındaki algının bir anda değiştiği izlenimi yarattı. Ancak uzun vadeye bakıldığında, son üç yılda Ferrari hisselerinin hala %100’den fazla değer kazandığı görülüyor. Bu da markanın gücünü ve prestijini ortaya koyuyor.
Tarih boyunca Ferrari, sahip olduğu marka değeri ve büyüme potansiyeli sayesinde yatırımcılar tarafından primle değerlendirilen bir şirket oldu. Fakat global ölçekte faiz oranlarının yüksek seyretmesi ve lüks ürünlere olan talepte yaşanan endişeler, yatırımcıların bu primin ne kadar sürdürülebilir olduğuna dair soru işaretleri oluşturdu.
Geleneksel Değerleme Yöntemleri Ferrari’yi Nasıl Görüyor?
Ferrari’nin piyasa değeri, klasik değerleme yöntemlerine göre genellikle yüksek bulunuyor. Yapılan analizlerde, Ferrari’nin sadece 6 temel değerleme yönteminden birinde “değerinin altında” olduğu ortaya çıktı. Bu durum, hisse fiyatının şirketin gerçek finansal durumu ile tam anlamıyla örtüşmediğini gösteriyor.
DCF yöntemi, bir şirketin gelecekte yaratacağı serbest nakit akışlarını tahmin edip, bunları bugünkü değere indirger. Ferrari’nin son açıklanan serbest nakit akışı yaklaşık 1,3 milyar euro seviyesinde bulunuyor. Analistler bu rakamın 2026’da 1,5 milyar euroya, 2029’da ise 1,9 milyar euroya ulaşmasını bekliyor.
İki aşamalı DCF modeliyle hesaplandığında, Ferrari’nin hisse başına gerçek değeri yaklaşık 93,19 euro olarak bulunuyor. Ancak mevcut piyasa fiyatı, bu değerin yüzde 300’ün üzerinde üzerine çıkmış durumda. Bu da matematiksel olarak, hisse fiyatının beklenen nakit akışlarına kıyasla oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Ferrari’nin P/E oranı otomotiv sektörünün ortalamasının oldukça üzerinde seyrediyor. Ferrari yaklaşık 47,6 kat kazanç oranıyla işlem görürken, sektör ortalaması 18 civarında bulunuyor. Bu da yatırımcıların Ferrari’nin kazançlarına diğer otomotiv şirketlerinden çok daha fazla prim verdiğini ortaya koyuyor.
Ferrari’nin Hikayesi Rakamların Ötesinde
Klasik değerleme araçları Ferrari’yi yüksek fiyatlı gösterse de, marka sıradan bir otomobil üreticisinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Ferrari’nin benzersiz piyasa konumu, bazı önemli niteliksel faktörlerden kaynaklanıyor.
Ferrari, üretimini kasıtlı olarak sınırlı tutuyor ve böylece marka prestijini ve araçların nadirliğini koruyor. Bu da şirketin araç başına yüksek kâr marjı elde etmesini sağlıyor ve lüks segmentte güçlü bir fiyatlama gücü yaratıyor.
Ferrari’nin sipariş defteri genellikle dolu oluyor, bu da şirketin ekonomik belirsizlikler içinde bile gelirlerini öngörebilmesine yardımcı oluyor.
Son dönemde Exor adlı büyük hissedar, Ferrari hisselerinin %4’ünü satarak yaklaşık 3 milyar euro gelir elde etti. Ancak Exor, hala önemli oy hakkına sahip kalarak şirket yönetiminde istikrarı korumayı hedefliyor. Bu satıştan elde edilen gelirlerin bir kısmı 1 milyar euro tutarında planlanan hisse geri alım programına ayrılmış durumda.
Ferrari, 2030 için elektrikli araç hedefini %40’tan %20’ye düşürdü. Ayrıca 2030 yılı için açıkladığı kâr büyüme beklentileri daha temkinliydi. Bu gelişmelerin ardından hisse fiyatında yaklaşık %15’lik sert bir düşüş yaşandı.
Değerleme Modelleri Ferrari’nin Tam Resmini Yansıtmayabilir
Ferrari hisselerindeki son fiyat hareketleri, lüks markaların makroekonomik gelişmelere ve yatırımcı duyarlılığına ne kadar hassas olduğunu gösterdi. Klasik değerleme yöntemleri Ferrari’nin yüksek fiyatlı olduğunu işaret etse de, markanın prestiji, sınırlı üretim modeli ve sağlam sipariş defteri riskleri kısmen azaltıyor.
